3 Mart 2016 Perşembe

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK,SAĞLIĞIN BAŞI SU!

   
                         

  Su! Hepimizin önemini bildiği fakat tüketimine dikkat etmediği olmazsa olmaz içeceğimiz.Günlük gereksinimiz ne kadar?Hangi zamanlarda su içmeliyiz?Hangi yaş grubunun su tüketimi arttırılmalı?Hangi hastalıkta kısıtlanmalı?Su tüketim alışkanlığını arttırmak için neler yapabiliriz?
   Yetişkin bir bireyin vücudunun ortalama %59 u sudur.Çocuklarda bu oran artarken yaş ve cinsiyete göre de farklılık gösterdiğini unutmamalı.Vücudumuzun yarısından fazlasını kapsadığından öneminin büyük olduğuna şüphe yok.Peki suyun vücudumuzda ne gibi görevleri  var bakalım…
Ø  Besinlerin sindirimi , emilimi ve hücrelere taşınması sağlar
Ø  Vücut ısısının dengede tutar
Ø  Elektrolitlerin atımını sağlar
Ø  Eklemlerin  kayganlığı sağlar
Ø  Hücrelerde oluşan atık maddeleri  boşaltım organlarına(böbrek, akciğer, deri, sindirim kanalı) taşıyarak atımını sağlamak.
Ø  Kanın hacmini dengeler
 Ø Cildin elastikliğini sağlar
 Ø   İdrar  sisteminin çalışmasında bir numaralı aktördür.

   Küçük yaşlarda vücudumuzda su oranı fazlayken yaş artınca azalır, suyun yerini yağlar alır. Su oranının azalmaması için tüketimine dikkat etmeliyiz.Günlük  8-10 bardak su vücudumuzun işlevleri için yeterli olacaklar.Bu ölçü emzirenlerde,gebelerde,böbrek taşı olanlarda,böbrek hastalıklarında daha da arttırılmalıdır.
   Fazla su tüketiminin de zararlı olduğunu unutmamalıyız.Sıvı ve elektrolit dengesini bozacağından ciddi komplikasyonlara neden olabilir.Özellikle kalp ve böbrek hastalıkları olanların dikkat etmesi gerekir.
   Suyun öneminin farkındayız fakat alışkanlık haline getirememezlikten  şikayetçiysek eğer naçizane birkaç önerim olucak:
ü  Uyanır uyanmaz güne bir bardak suyla  başlayın!Vücudumuzun arınmasına yardımcı olacaktır.
ü  Çantamızda mutlaka bir şişe su taşıyalım.Renkli su şişeleri bu işi daha eğlenceli hale getirebilir.
ü  İş yerindeniz de masanın  üstünde mutlaka su bulundurun.Göz önünde olması sizi su içmeniz gerektiğini hatırlatacaktır.
ü  Yemeklerden önce 1,sonra 1 bardak su içersek günde 3 ana öğünden zaten 6 bardak suyumuzu tamamlamış oluruz.
ü  Yatmadan öncede 1-2 bardak su içmek dinlenme anında vücudumuza yardımcı olacaktır.

SULARIMIZI RENKLENDİRELİM!

                    
   Son yıllarda popüleritesi oldukça artan detoks sularına değinelim birazda.Suların içine çeşitli bitkileri ekleyerek hem mineralleri arttırabiliriz hem de daha sağlıklı sular elde edebiliriz.Meyve aromalı, salatalıklı,limonlu, naneli, elmalı, tarçınlı,zencefilli…İçine koyduğumuz besine göre suyumuzun özelliği artmakta.Mesela ;
 Limonlu salatalıklı detoks suyu=bağışıklık sistemini güçlendirir
 Elmalı tarçınlı detoks suyu=metabolizmayı hızlandırır zayıflama yardımcıdır
 Karpuzlu çilekli detoks suyu=idrar söktürü ve cilt güzelleştirici etkisi vardır
 Limonlu zencefilli detoks suyu=toksin arttırıcı ve ağrıların giderilmesine yardımcıdır
 BİR TARİFJ
2 litre suya yarım greyfurt, yarım salatalık,bir limonu dilimleyip atın ardından birkaç nane yaprağı ekleyin ve dolaba koyun,2 saat sonra arındırıcı bol vitaminli mis kokulu detoks suyumuz hazır.Her gün yenisini yapın taze taze tüketin.Afiyet olsunJ


1 Mart 2016 Salı

DİYETİSYEN ZAYIFLATIR OLGUSU!

  Türk toplumunun belki de %80 i diyetisyenin sadece zayıflatma işine yaradığını sanıyor.Diyet aç kalmak,kilo alındığında ve ya yaz ayları yaklaştığında yapılan bir program...
  
  Öncelikle diyetin tanımını yapmakla başlayalım.Diyet;bir bireyin tüm ihtiyaçlarını yeterli ve dengeli bir biçimde karşılayan beslenme biçimidir.Yani aç kalmak değil aksine acıkmadan belirli düzenle yemedir.Sanıldığı üzere aç kalmak zayıflatmaz aksine metabolizma hızını düşürdüğü için yavaşlatır.Yağ kütlesini azaltmaz su ve kas kaybına neden olur.Sağlımızı tehdit edecek sonuçlar doğurabilir.Bizim amacımız sağlıklı besinlerle bireyin ihtiyacı olan besin ögelerini düzgün bir zamanlamayla dengeli bir biçimde almasını sağlamak.


  İnsanlar diyetisyenlerin tıpkı bu fotoğrafta ki gibi mucizevi bir makine olmalarını beklerler.)Sadece gitmekle hayal ettikleri görüntüye kavuşabileceklermiş gibi:)Ne yazık ki elimizde böyle bir makine yok ve istenilen sonuç zaman almakta.Ama zor değil.:)
Peki diyetisyenler sadece diyet mi yazar?Başka nerelerde görev alırlar?

- Beslenme eğitimcisi ve öğretmen olarak eğitim kurumlarında,
- Koruyucu ve eğitici diyetisyen olarak, halk sağlığı hizmetlerinde,
- Klinik diyetisyen olarak sağlık kuruluşlarında ve yataklı tedavi kurumlarında (enfeksiyon, şişmanlık, şeker ve kalp hastalıklarının tedavilerinde ve rehabilitasyonda özel diyetler hazırlarlar) çalışabilirler. 
- Toplu beslenme yapan kuruluşlarda, besin üretimi yapan kuruluşlarda,
- Özel beslenme ve spor merkezlerinde görev alabilirler.
  
  Peki görevlerimiz:
- Besinlerin işlenmesi, hazırlanması, pişirilmesi, depolanması sırasında oluşan değişikliklerin insan vücudundaki etkilerini inceler,
- Toplumun yanlış beslenme alışkanlıklarını saptar. Yetersiz ve dengesiz beslenmenin yol açtığı sağlık sorunlarına karşı önlemlerin alınmasını sağlar,
- Besin analizlerini yapar,
- Diyet ürünleri geliştirir,
- Çeşitli hastalık durumlarındaki birey ve gruplar
için hastalık durumlarına uygun diyetleri planlar,
- Toplu beslenme yapılan kurum ve kuruluşlarda beslenme ilkelerine uygun hizmetin verilmesini sağlar.
Besinlerin satın alınması, hazırlanıp pişirilmesi, saklanması ilkelerini belirler ve uygulanmasını
sağlar,
- Toplumu ve bireyleri sağlıklı ve ekonomik beslenme yöntemleri konusunda eğitir,
- Eğitim materyallerini hazırlar.

  Yani sanıldığı aksine diyetisyenler zayıflatmaktan başka çok iş yapmakta:)Öncelikli amacımız topluma sağlıklı beslenmeyi öğretmek,sağlıklı toplum parlak gelecek demek...
 Sağlıkla kalın:)